17 Ağustos 2007

Memleket Yemekleri

Vatan topraklarına döneli 1 hafta oldu olacak (tam oluyor sonra hop vazgeçiyor, sonra gene bir kararsız olucak gibi sonra hop 1 gün geriye atlıyor, ama niyetli olucak, seziyorum). Sanki yıllar geldi geçti, sürüldüm yabancı topraklara, vatan hasretiyle yandım tutuştum, yıllar sonra bir fırsat buldum döndüm buralara, altı üstü kıçı kırık 3 ay oldu, olsun hayatı dolu dolu yoğun duygularla yaşamak lazım.

Kendimi bildim bileli (başka neleri biliyorum tam emin değilim) yemek konusunda son derece problemsiz olmuşumdur, bunda en büyük etkenin küçükken karnı yarığı yememekte inat ettikten sonra babamın masadan kalkmamı yasaklaması olduğuna inanıyorum, zira 3 saat sonunda gözü yaşlı bir şekilde (ki bu tamamen karnıyarık ile aramda o 3 saatte duygusal şeyler olmasından dolayı idir) karnıyarığı lüp diye yuttuktan sonra, ulan ben malmıyım niye yemiyorum bunu demiştim, ve şu anda en sevdiğim organik tabanlı maddeler içerisinde patlıcan tepelerde yeralmakta.

Açıkçası durum gerektirirse kendimi hep oturduğum masayı bile yiyebilecek bir kişi olarak görmekteyim (boş konuşmuyorum orda aranızda söylenenler var görüyorum, yedim ulan, evet bir gün masamı yedim, biliyorum da konuşuyorum, demir iskeleti kaldı geride bir tek).

İstanbul'a gelirken annem tüm anaçlığı ile tabi ki bana yemek için neler istediğimi sordu, benim ise aklımda en ufak bir şey olmadığı için, anne hiç önemi yok diye cevap verdim, bu şekilde kendimi tüm ev yemeklerinden de yoksun kılmış oldum, ve hatta şimdi düşününce evde hiç yemek yemedim geleli. Ama geldiğimden beri, midye dolma yedim, kızılkaya hamburgeri, döner dürümü yedim, çeşit çeşit kebap, içli köfte, çiğ köfte yedim, onlarca çeşit meze yedim. Ama aldığım haz 6 ay önce yerken aldığımdan farklı olmadı. Ta ki dün akşam evde otururken annemin tüm ev yemeği yapma ısrarlarına rağmen, dominos pizzayı arayana kadar.

Büyük boy, dubleks cheddar peynirli extravaganza pizzayı adamın elinden sökerek aldıktan sonra koşarak mutfak masasına bıraktım, adam hala kapıda parasını almayı bekliyor olabilir bu andan sonra kendisine hiç ilgi göstermedim. Annem bardaklara kola doldururken ben yavaş hareketlerle kutunun kapağını sanki undermountain zindanlarında bir define sandığı açıyormuşcasına kaldırdım. Daha sonra olan ise, T anı ile T+1 anı arasında, kutudaki dilim sayısının bir azalması oldu. Annemin korku dolu bakışları altında, transformers filmindekine taş çıkartıcak bir ağız dönüşümü ile dilimi ağzıma tıkmışım, ben mutluluktan sadece tünelin sonundaki ışığı gördüğüm için o an hakkında pek bir anım yok.

-Murat??
-Nolduwmmghh anneeciimghhh gnam gnam uhmmm, kolammm nerdehummghhh nam.
-...
-Roarrrrrrrr
-Oğlum dur gözüne sokuyorsun dilimi...

Memleketimin güzel yemekleri içerisinde döndüğüm zaman aklımda kalan ve en özlediğim korkarım ki dominos pizza olacak. Ama güzeldi be, umarım annemde aradan bir iki dilim kurtarmayı başarmıştır.

Hiç yorum yok: