13 Nisan 2007

Zıp zıp haftasonu

Bu hafta sonu gene oldukça hareketli geçti. Cuma günü Batu ve Burcu ile anime partisi yapıp, sonra akşam Evrim, Alp ve Yeşim'i görmeye taksime çıkıp 12'den sonrada Burcu'lara giderek anime eşliğinde dünyaları yiyip içtik.

Çılgın ve yorucu cuma gecemizden sonra cumartesi Pınar hanımefendi'nin doğum günü için Bade'de rakı sofrasına gittik. Aferin çocuklara gittiğimde tabaklar falan masadaydı, yormadılar bizi. "Ooo Murat abi hoşgeldin ver elini öpiyim" dedi çcouklar sağolsunlar, dedim "yapmayın, ayıp oluyor, diğer müşteriler kıskanır".

Oturduk sonra 4 saat kadar deli gibi yedik, içtik muhabbet ettik, tabi ki en eğlenceli kısmı son bir saatiydi sofranın, herkesin suratları kırmızı olmuştu, salak salak oranın buranın fotoğraflarını çekmeye başladık.

Gelsin o zaman fotoroman:
Evet, ilk resmimiz sanatsal açıdan her zamanki gibi başarısız. Ama dikkatli bakarsınız duvardaki boyamanın kenarında, Pınar Kısa yazdığını görebilirsiniz. Buradanda anlıyoruz ki Bade çalışanları, biz gelmeden Pınar'a bir sürpriz yapmak istemişler, ve bunu çarpık espiri anlayışları ile yapmışlar. Ama bizde altında kalmadık gitmeden altına, Uzunluk Görecelidir yazdık.

Alican: Aaaaaaaaannnnnaaaaaaaah bu kim beeeeee!??!?
Erinç:.....
Bodur: (kesin gene suratımın yarısı çıkıcak...)

Bu resimden de çok bir şey beklememek gerekiyor okuyucu. Görüldüğü üzere, Pınar hala Kısa. AliCan, Bodur korkusunu biraz olsun yenmiş. Erinç, neyse ya...

AliCan: ahah iyi lan Bodurmuş, aman bende bir an...
Erinç: sigara di mi lan bu....
Bodur: ahahah suratımın tamamı çıkıyor sanki....

Burada Erinç ve Banu arasında bir miktar senkronizasyon hatası var. 2 saniye farkla yaşıyorlar aynı anı gibi. Birde Erinç elindeki çatal ile karizmatik bir şey yapmayı planlıyor gibi, ama tam kestiremedim. Gözüne saplasa nasıl karizmatik olur mesela, ya da burnuna sokarsa.

Erinç: ahaha nası karizmayım, kızlar ölün ölün, ben kız olsam bana kesin ve....
Banu: Erinç çatalın ucundaki peyniri düşürdün çocuğum, nereye bakıyosun battı pantolon, alooo...Burda Doğan ya aydınlanma yaşıyor ya da işlediği suçların altında ezilmek üzere. Resime konuk oyuncu olarak bir adet su şişesi ve bir adet şalgam şişesi de katıldı. Arkada ki teyzeyi ise kesinlikle tanımıyorum ama çok özenerek girmiş resime hakkını yememek istiyorum.

Pınar: bak anlatıyorum anlatıyorum anlamıyosun ki, getirmiycem bir daha seni buraya, hep şarkı kesilince dans etmeye başlıyosun, şarkı ile beraber edicen Doğan, yok ellerini falan çıklatmak şarkı başlamadan.
Doğan: wzzzzzbdnnnnnngubugubugubugubu brrrnnnnnn (alkol sonrası doğanın ses tellerini yeme modu)
Kadın (hatun): kahretsin telefon çekmiyor gene (nah çekmiyor, benimki çekiyor işte, senin telefonun dandik...)
Telefon (samsung): bzzzzzzzzt dürülü dürülü

Bu resimde enteresan bir şey bulamadım, herkes normal demek istiyorum, ama allahım o yanaklarım ne. Yanaklarımı bağışlasam bir aile 2 ay tok kalır (nasıl hesapladım anlatıcam bilahare) ya da yanakları alınmış 36 çocuğa yanak bağışı ile hayat verebilirim. Batu klasik, sessiz durursam hemen çekerlerde kurtuluruz bakışında (ben çekiyorum ulan bekliycen herhalde, kırk yılda bir kafamı tam alan foto çekebiliyorum zaten, sığmıyor yanaklar), Burcu çok sakin zaten.

En spesifik dialoglu resim:
Burcu: ...
Batu: ...
Bodur: ...

Bade sonrasında durmak bilmedik, gece bir itibariyle birde Araf'a girdik ve üzerinede delice dans etmeye başladık (şimdi deliler sırasıyla Burcu, Pınar ve Ben, kararsızlar var Erinç ve Banu, ortamdan hiç hazetmeyenler var Doğan ve Batu, Batu'nun gelmiş olması bile mucize, ben bizi boğazlar diye bekledim, bir ara yeltendi ben dans ediyor ayağına kalabalığa karıştım). Güzeldi güzel.

Hiç yorum yok: