03 Nisan 2007

4 duvar ve ben

Nisan sonu evimden çıkıyorum. Çok enteresan bir duyguymuş bu. Her ne kadar geçen baharda buna yakın bir şeyler yaşamış olsamda şimdi daha bir gerçekçi oldu. Son kiramı yatırdım bugün, hatta benden sonra kalacak olan arkadaşı bile ayarladım. Ev sahibim ve emlak komisyoncum ile helalleştim (nası nası?), çok duygusal anlar yaşadık beraber. Ev sahibim göz yaşlarını tutamadı önce, inci taneleri gibi akmaya başladı yaşlar gözlerinden aşağı. Komisyoncunun gözleri doldu arkasından, "sen yapma bari abi zor tutuyorum zaten kendimi" derken sesi tiremeye başlamıştı bile.

Bir duygu çemberi oluşturduk hemen oracıkta, "helal edin hakkınızı" dedim tutamayıp kendimi. "HELAL" diye bağırdılar tek ağızdan (olsun demediler sanki...), "bir daha" dedim, "HELAL" dediler tekrar, "bir daha" dedim, bir sessizlik oldu, uzatmadım, ama dolmuştum artık, fışkırıyordu duygular her bir tarafımdan, oramdan buramdan, hop dedim, kaldırdım elleri, halaya çıkıverdik hemen oracıkta, iki adım sağa bir adım sola, hop diz kır tekrar kalk iki adım sağa, baktım halay başı kim belli değil, mendil yok bir şey yok, oradan bir bakkala girdik, bir kutu selpak, hazır gelmişken bir ice tea bir de vivident aldık, sonra gururlu bakışlarla çıktık bakkaldan.

Çok duygusaldık, coşuyorduk ileri geri, ama tabi ticaret ile arkadaşlık beraber gitmez, ev sahibi tutamadı kendisini,
-murat'çım ya biliyorsun son kira depozitoya sayılmaz
-sayılmaz mı be güzel abim
-e sayılmaz murat'çım
-şu güzel ortamı bozmasak abim
-sözleşmede yazıyor (ne oldu murat'çıma ha? bu kadar kolay mıydı her şey)
-hadi ya
(sessizlik, ama halay devam ediyor tabi biz gidiyoruz tutturmuşuz, komisyoncudan ses yok)
-tamam o zaman abim, yarın yatırırım da sen önüne bak istersen

Tansaş poşetli bir teyzeyi sıyırageçtik narin hareketlerle
-o değil de bu yeni arkadaşta geliyor ne güzel, bizim komisyon ne olacak?

Komisyoncu bu yüzden susuyormuş 2 dakkadır, bıraktım terli ellerini ikisininde. "eee yeter be sıçtınız içine güzelim halayın". Gösteriverdim tepkimi de, ama havada hala o lavuk duygusallık vardı, sert kelimeler yumuşayıveriyorlardı ağızdan kulağa giderken. Neyse yolladım çocukları evlerine.

Şimdi hangi eşyaları götürsem yanımda diye bakınıyorum. Halılar, bir iki tabak çanak, özel eşyalarım. Profilo'ya bakan duvarı da götürmek istedim ama demirbaşmış, cereyan yapar dediler bir de. (sokak kapısını söktüm ama kimse farketmeden)


Unuttum sanmayın keratalar, fotoğraf çekilirken (fotoğraf evt) ice tea'yi çoktan içip bitirmiştim, yolda geçerken çöpe bıraktım.

Hiç yorum yok: