30 Mayıs 2007

Taşındık, bir saat dilimi yana...

Haftasonu çılgın veda partileri, duygusal anlar ve dolan gözlerden sonra, pazar gecesi hiç uyku ile haşır neşir olamadan, havaalanına gittim.

Tüm hayatımı bir bavul ve sırt çantasına sığdırıp, önce çok mutlu oldum, sonra üzüldüm, bu kadar mıydı hayatım diyerek.

Biletimi aldım, bavulumu verdim, annemlerle sabah kahvemi içtim. Sonra sarıldım öpüştüm, nasihatlarımı aldım. Babamı hayatımda ikinci kez ağlarken gördüm. Sonra annem ve babam son söz olarak gözleri dolu dolu, "Sakın bizleri unutma" dediler. Döndüm arkamı, geçtim pasaport kontrolünden. Lounge'a oturdum kahvaltı yaparım diye, bir bira aldım, dışarısını izlemeye başladım, bir şeyler düşüne düşüne. "Sakın bizleri unutma". Şaka gibi bir söz. Bir anda gözlerim doldu, nasıl ya diyerek, bira bardağını kaldırıp kapattım yüzümü.

Şimdi bir gündür Prag'dayım. Dün gece barda oturup Kuzey ile içerken, devamlı kafam kapıdan girenlere kayıyordu, tanıdık biri gelir belki diye. Nereye geliyor tanıdık biri oğlum, Akdeniz'de mi içiyorsun. Kuzey bakıp bakıp güldü bana bir süre.

Bugünde biraz dolaştım şehirde, Tram sistemi nasıl falan derken, ilk Prag dönerimi yedim, metro kartımı aldım, sonra ofisi görmeye gittim. Şehrin içinde dolaştıkça açıldım, bu kadar güzel olduğunu varsaymıyordum sanırım hiç. Monster sanırsam biraz zengin bir firma, şehrin en güzel caddesindeki tarihi bir binayı ofis olarak almış, gördüğüm zaman önce "öeeeaaaahh" dedim, sonra resepsiyondaki kadın efendim? dedi (çekce efendim ne demek acaba). Hemen ofisin bulunduğu caddeyi de burada göstermek istiyorum.

Ayrıca markette alışveriş yaparken gördüğüm 23432 bira çeşidi de beni derin düşüncelere itti.

Ayrıca ilk günümde, nerden bilet alınacak bilemediğimden o anda, acele ile biletsiz tram'e atladım. İlk bindiğim tram'de, arkada bir görevli binerek bilet kontrolüne başladı, hemen atladım durakta aşağıya. Sonrakine bindim, bindikten 5 saniye sonra önümde başka bir adam kimliğini göstererek bilet kontrolüne başladı. Noluyor ulan derken, adam bana baktı, ben adama baktım, adam kızların biletine bakarken, ben adama doğru yürüdüm, adam tam diğer tarafına dönerken, arkasından diğer tarafa geçtim, ve bu nasıl odun bir adamsa, bunu farketmedi. İçimden hohahahahaha derken (dışımdan dediğim zamanlarda çok iyi sonuçlar almadım), sonraki durakta inerek, paşa paşa gidip bilet aldım. Kuzey 2 aydır hiç bir kontrolöre denk gelmezken benim ikide iki tutturmamı çok hayıra yoramıyorum.

Cuma ve cumartesi beni görmeye gelen, arayan, mesaj atan herkese inanılmaz teşekkür ediyorum (inanılmaz da ne saçma bir laf ya, ayrıca kaçı okuyor sanki bu blogu), gerçekten çok sevindirik oldum. Gogol Bordello ile aynı güne denk getirerek kendi çukurumu kazmışda olsam, katılım gözlerimi doldurdu.

(Cumartesi gecesi gider ayak gözleri dolup banada duygusal gol atanlarada buradan sevgilerimi gönderiyorum :), ayrıca avşar bey ve burcu&volkan&nil üçlüsünede muhteşem hediyeleri için teşekkürü borç biliyorum, seviyorum ulen hepinizi, tutmayın beni).

18 Mayıs 2007

What type of otaku are you?

Evet sevgili okur, açıkça söylemek istiyorum soruları cevaplarken kesinlikle en normal bulduğum cevapları vermiştim ama çıka çıka inatla bu sonuç çıktı. Ben buna bir şey demiyorum artık.


What type of anime otaku are you?


HENTAI OTAKU
Take this quiz!

Quizilla |
Join

| Make A Quiz | More Quizzes | Grab Code

15 Mayıs 2007

20 yaş dişi

Ben konsept olarak 20 yaş dişine karşıyım buna karar verdim. Tabii, buna karar verme ruh halim içerisinde, gün boyunca 5 saat kendi kanımı yutmam, bu sebeple bir bardak kan kaybetmiş olmam, 2.5 tüp uyuşturucu üzerine majezik ile bile yemek yerken son derece duygusal anlar yaşayarak gözlerimden yaşlar fışkırması gibi detaylarda yok değil, ama siz bunlarla kafanızı yormayın. (siz makarnayı hiç çiğnemeden yediniz mi?, yutarken baya bir gıdıklıyor).

Güzel arkadaşım, ben zaten olmuşum 27, artık 20 yaş dişimi olucak ya, bunun askerlik gibi bir son yaş dönemi yok mu, sonra çıkan 20'likler kendiliğinden düşsün falan. Benimde muhteşem şansım sayesinde, iki alt dişimde olabilecek en kötü şekilde çıkmışlar, doktor da sözünü sakınmıyor zaten, ağzımın içerisinde bir nevi sirk kuruldu, sayabildiğim bir, elektrikli testere, bir de şarap açıcağı eksikti herhalde ağzımın içinde.

Neyse siz genede tecilletmeyin 20 yaş dişlerini, çıktıysa aldırın, valla, bir yerden sonra insanın kendi kanının tadı hoşuna gitmeye başlıyor. Gnam gnam...

09 Mayıs 2007

Osman keyfin nasıl?

Annemlerin yanına geri döneli bir hafta oldu (şimdi niye annemlerin yanı, niye babamların yanı değil? sana soruyorum, arkadaki alooo). Evet çok değişik, tam 3.5 sene sonra, özellikle daha ilk günden annemi, üzerime gelme diye ağlatarak zaten öküzlüğümü kanıtladım, sonra tabi, annecim ya neden ağlıyorsun, ya bak o anlamda demedim diyerek öküzlüğümü her ne kadar ört bas etmeye çalışsamda olmadı tabi. Altı üstü 1 ay kalıcaksın evde, çök kenara, çocukluğunu bil değil mi? (değil)

Tabi şimdi merak edenler olur diye düşündüm kendi kendime, Osman nasıl? keyfi yerinde mi? yerini yadırgadı mı, var mı bir isteği? Valla şimdi Osman, temizlikçimiz sağolsun yerini buldu, capon bir hatunun hemen arkasında hemde.

Şimdi tabi ilk bakışta burda, sanki Osman o camı kırmaya çalışıyormuş gibi geliyor. Osman sapıktır tabi, ama o kadar değil okuyucu abartma, onlar ayrı dünyaların insanı zaten. Ama bir sabah kalkıpta o cam kafesi kırık bulursam, ıslak baseball sopamla girerim Osman'a hiç acımam. Ama işte, işin özü budurki hali, keyfi yerinde benim çocuğun. Tam gider iken, kendisini kış uykusuna yatırmayı umuyorum, bensizliğe dayanabilsin diye.

Ayrıca o buzağı da inatla orada duruyor (boğa lan o ne buzağısı). Birde Osman'a fantasia şapkasını takınca bir anda dört kulak oldu, zaten kafam kadar kulakları vardı, tabi şu anda giderek konudan uzaklaşıyoruz. 3.5 yıl sonra ev bir değişik...

02 Mayıs 2007

N.H.K. ni Youkoso!

Uzun bir süredir gene anime yazıları yazmadığımı farkederekten, eğlenceli bir şeyler bırakmak istedim buraya. N.H.K. no Youkoso ile ile ilgili uzun bir yazı yazmayı istiyorum. Bu arada siz, serinin muhteşem bölüm sonu şarkısına odaklanın, hem müzikal olarak hem de görüntüler bakımından ilk izlediğimde , ahahaha nidaları atarak 10 kere izlemiştim kendisini. Özellikle Ergo Proxy'i izlemiş olanlar için, bana nedense klibin başlangıcı o havayı yaşattı çok.